Kadınlar geçmişten günümüze her an güzelliklerini ön plana koymuşlardır. ”Bakımlı kadın güzeldir” sözü her devirde geçerliliğini koruyor. Güzellikleriyle efsane olmuş, tarih boyunca kendilerinden söz ettirmeyi başarmış saray kadınlarının güzellik sırlarını sizler için bir araya getirdik.

Uzun ve bakımlı saçlar

O dönem daha da ön planda olan parlak ve uzun saçlar tabi ki doğal bir mucizenin sonucuydu. Günümüzde daha çok cilt bakımı amaçlı kullandığımız kil o dönemde saray kadınlarının saç bakımı için vazgeçilmez formüldü. Saçların kolay taranması ve yumuşak olması için kil tercih ediyorlardı. Kili eritir ya da doğrudan saçlarını kille yıkarlardı.  İçeriğinde yüksek oranda kalsiyum ve potasyum bulunan kil, saça birçok fayda sağlar. Kil tıkanmış gözeneklerin açılmasını sağladığı için, saç diplerinin beslenmesini ve saçın hava alarak saç sorunlarının ortadan kalkmasını sağlar. Aynı zamanda içeriğinde bulunan mineraller sayesinde saç diplerini besleyerek saçın daha hızlı uzamasını sağlar. Kuru saça sahip insanların saçları daha fazla kırılma ve dökülme eğilimi gösterir. Kil bakımı ile saçları nemlendirebilir ve saçtaki yağ dengesini düzene sokabilirsiniz.

Saçlar için tek sır kil mucizesi değil. Sabun saçları sertleştirdiğinden mutlaka Hatmi Çiçeği ve ebegümeci kaynatılarak elde edilen kıvamlı su yumuşatıcı yerine kullanılırdı. Saraya sürekli kurutulmuş hatmi çiçeği ve ebegümeci gönderilirdi. Yumuşatıcı olarak kullanılan bitkilerin kıvamlı suyu şimdiki saç kremlerinden çok daha etkili ve tamamen doğal. Son olarak tabi ki kına da saçlar için vazgeçilmez bir detaydı. Toz halindeki kına bitkisi, ceviz ve sumak ile karıştırılır incir yaprağı da eklendikten sonra saçlara uygulanırdı.

Derinlemesine temizlik için kese

Sadece saçlar değil elbette cildin de yumuşak ve canlı görünmesi oldukça önemliydi. Osmanlı’nın olmazsa olmazı hamam kültürü de bunun için ardı elbet. Hamam kültüründe cildi ölü deriden arındırmak temizlemek için kese yapılırdı ama bu şekilde cilt çabuk buruşur. O yüzden banyodan sonra cilde sürülen bitkisel yağlar ile cilt kuruması önlenir ve dış etkilerden korunurdu.

Haremde sadece 1 yıl içinde yaklaşık 100 ton kadar gül kullanıldığını biliyor muydunuz? Kadınlar yüzlerini sabah akşam gül suyu ile yıkarlardı. Gül yağları ile bakımlar yaparlardı. Gül güzellik ritüellerinin her aşamasında yer alıyordu. Gül kokusunun huzur verdiği bilinir, ayrıca hafif bir kokudur. Ciltteki yaralarını ve cilt hastalıklarını iyileştirmede kullanılmış. Bunun dışında Osmanlı tıbbında gül yağı ruh hastalıkları tedavisinde de kullanılmış. İbn-i Sina’nın da kullandığı söylenir. Güzellik alametlerinden bir diğeri ise beyaz tenli olmaktı, bunun için kadınlar el ve yüzlerini haftada birkaç defa limon suyu ile yıkıyorlardı.

İLGİLİ MAKALE  Dudak dolgusu sonrası ne yapmalı? (Kaynak: soru.com.tr)

Doğal makyaj malzemeleri

O dönem için makyaj malzemeleri yoktu elbet ama başta belirttiğimiz gibi saray kadınları için güzellik her şeyden önde gelirdi. Makyaj malzemesi sorununa da en doğal çözümü bulmuş oldular. Örneğin allık ve ruj için gül goncası ve hibiscus’u havanda dövüp allık niyetine kullanıyorlardı. Aynı karışımı sıcak su ile sulandırdıklarında ise ruj elde ediyorlardı. Böylece doğal yollarla hoş görünmeyi başarıyorlardı.

Kokular da en az makyaj kadar önem taşıyordu. Alkolsüz ve gerçek çiçek özleri kullanılarak hazırlanan kokular saray kadınlarını daha da çekici hale getiriyordu. En çok tercih edilen kokular ise amber ve miskti.

Kadın güzellikleri için el ve ayak bakımını da es geçmediler elbette. Bakımları için susam ve zeytinyağını bitkilerle birlikte kullanılmış ama daha çok gül yağı tercih edilirmiş. Gül yağını şu şekilde elde etmişler: Mis kokulu gül yapraklarını zeytinyağı ya da susam yağı içinde bekletip bir süre sonra süzülür ve cilt için çok faydalı olan bu yağ elde edilirmiş.