Haydar Dümen 1931 yılında Uşak’ta doğmuştur. 1948 yılında lise eğitimini tamamlayan Haydar Dümen, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanmıştır. 1955 yılında buradan da mezun olan haydar Dümen, 1958 yılında Nöropsikiyatri uzmanı olarak 25 yıl boyunca kamuda çalışmıştır. Emekli olduktan sonra ise yazın çalışmalarına yönelen Haydar Dümen, Posta Gazetesi’ndeki köşe yazıları ile büyük bir hayran kitlesi edinmeyi başarmıştır. Güzin Abla’dan sonra en çok dert dinleyen köşe yazarlarından biri olan Haydar Dümen, özellikle okuyucuların cinsellik problemlerini ilginç bir mizah anlayışı ile cevaplıyor.
29 Mart 2010 yılında Cihangir’deki bürosu silahlı saldırıya uğradı. Fakat silahın tutukluluk yapamsı ve anında müdahale eden korumalar sayesinde Haydar Dümen, herhangi bir yara almadan bu saldırıdan kurtulmuştur. Aynı zamanda birçok kitap yazan Haydar Dümen, genellikle cinsel yaşam ve sağlık alanındaki kitapları kaleme almıştır.
Haydar Dümen’e gelen komik sorular
Soru: Merhaba Haydar hocam. Ben 21 yaşında bir kadınım. Eşimi geçen gece ilaç kullanırken gördüm. O gece çok ateşli ve istekliydi. Ancak ben, ilaç kullandığı geceler eşime ayak uyduramıyorum. Acaba ben de kullansam bana da etkisi olur mu? Ben de eşim kadar istekli olur muyum? Rumuz: Güldeste
Yanıt: Sevgili güldeste. Güller deste olur ama güller karanfillerle yan yana geldiğinde gül karanfil deste olmaz. Sen gülsün, kocan karanfil. Her çiçeğin kendine özel bir sulanma, ışık alma gibi beslenme biçimi vardır. Yani bazı bitki çok su ister bazısı az. O az su isteyeni çok su koyarsan çürür. Ne yazık ki o ilacın kadınlara etkisi yok.
Soru: Merhaba Haydar Dümen. Ben 27 yaşında, dört yıldır evli bir kadınım. Ama hiç mutlu değilim. Ön sevişmenin ne kadar önemli olduğunu yazılarınızdan defalarca okudum. Biz eşimle yıllardır ön sevişme olmadan birlikte oluyoruz. Bu yüzden mi bilmiyorum ama cinselliğe karşı hep isteksizim. Eşim de bundan çok şikayetçi. Sürekli benim isteksiz ve soğuk olduğumu söylüyor. Sizden bir söz duymuştum ve çok beğenmiştim.”Soğuk kadın yoktur, kadının ateşini yakamayan erkek vardır” diye. Çok haklısınız. Bence eşim sevişmeyi bilmiyor. Sizce ne yapmalıyım? Lütfen bana yardım edin. Rumuz: Mutsuz
Yanıt: Sevgili okurum, yapılacak fazla bir şey yok. Bir insan düşün, dört tane fakülte bitirmiş, üç lisanı anadili gibi biliyor. Ama hayatı boyunca çatal, bıçak kullanmamışsa önüne bir tabak yemek konduğunda eline çatal, bıçak verdiğinde yemeğin yarısını ya masaya ya da üzerine döker. Ustalık deneyim yaşanarak kazanılır. Cinsellikte dört duvar arasında sanki kapalı kasalarda ne olduğu bilinmeyen bir karambolda sürüp gidiyorsa erkek ve kadın istedikleri kadar güçlü ve güzel olsunlar frekanslar tutmaz, televizyonunuz karlanmaya başlar. Radyonuz parazit yapar. En azından bazı televizyonlara düğmesine basarsanız bir ısınma süresinin sonucunda görüntü verir. Zamanında adam yeni bir radyo almış. Hiç durmadan düğmesini çevirerek istasyon arıyor. Tıpkı televizyonların zaplanması gibi. O kadar kendini kaptırmış ki bir gece uykusunda eli karısının memesinin ucunu yakalamış. Başlamış düğme diye çevirmeye. Ve bir süre sonra yarı uykulu ya bu radyonun sesi niye çıkmıyor diye. Kadın elbette fişi prize takmayı unuttun demiş. Elektrik bile böylesine kurallara bağlıysa, biz insanlar binlerce kurala bağlıyızdır. En önemlisi frekansı veren düğmeye basmayı bilmektir.
Soru: Merhaba Haydar bey. Öncelikle size ve Posta Gazetesi’ne bizi bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Ben 21 yaşında bir genç kızım. Benim sorunum öpüşmekten zevk almamak. Hiç ilişkiye girmedik. Erkek arkadaşımla öpüşürken ne zaman bitecek diye bekliyorum. Heyecan duymuyorum. Bu yüzden erkek arkadaşımla ayrıldık. Bana yardımcı olursanız sevinirim.
Yanıt: Sevgili okurum, bir kere deneme yapmışsın, yani bir çorba içmişsin tadını beğenmemişsin. Ama bir başka çorbanın tadı çok lezzetli gelebilir. Bunu bilemeyiz. İkincisi öpüşmekten zevk alamıyorsan öpüşmenin üzerine gitme, dokunmaktan zevk almaya bak. Arkadaşın senin eline, boynuna, yanaklarına bir yerlerine usulüne uygun yerlerine dokunsun. Bir de o sınavdan geç. Ama burada önemli olan halkın ten uyumu dediği, yani psikolojik etkilenmenin olup olmadığıdır. Ama asla elektrik almadığın biriyle evlenme. Yaş olarak çok küçük sayılmazsın. Peki ben sana öpüşmekten zevk almanı nasıl öğretebilirim? Öpüşme teknikleri adlı bir kitap yok ki. Bunu ezberle ve kendine uygun olanı seç. Yani vitrinden ayakkabı seçer gibi. Diyelim ki kendini çok beğeniyorsan aynada kendini öperek duygularını geliştir desem Tanrı korusun lezbiyen olur çıkarsın. Acaba erkek arkadaşının dişleri temiz miydi? Seni hazırlamadan mı dudaklarına saldırıyordu her neyse. Sevgiliyi öpmenin yanında sevdiklerini yani kardeşini, anneni varsa herhangi sevimli bir şeyi öperek duygusal zevke dudaklarını alıştır. Değerli okurum, titreşim gelsin dudaklarından titreşim gelsin. Gerisi kolay.
Soru: 18 yaşındayım. Bir hafta önce erkek arkadaşımla ilişkiye girdim ve benden kan geldi.
Yataktan kalktığımda üzerinde kan vardı. Acaba kızlığım bozulmuş mudur? Hamile olma durumum var mıdır? Lütfen bana yardımcı olun Haydar bey. Eğer kızlığım bozulduysa ne yapmam gerekiyor?
Yanıt: Değerli okurum, düz bir mantıkla sence bu kan nereden gelmiştir. İlişkiye girdin kanadı. Kızlık zarı kimilerine göre zedelendi, doktorlara göre de bozuldu. Bir de bunun üzerine “Hamile kaldım mı?” diye soruyorsun. Bunu 15 gün sonra yapılacak bir testle öğrenebilirsin. Kızlığın bozulduysa bilgi anlamında ben, senin elinden tutup bir kadın-doğum uzmanının önüne yatıramam. Çünkü sizler de biliyorsunuz ki kızlık zarı yırtılmışsa yapılacak şey diktirmektir. Bu da evlendiğinizde gerdek gecesinden bir-iki gün önce yapılması gereken bir operasyondur. Yani kolay değildir. ‘Zar yırtılsın, diktir kızım. Kürtaj olun, zarı yamatın!’ gibilerden akıl vermeler hekimlik etiğine yakışmıyor. Ama siz isterseniz yapan bir kadın doğum uzmanı doktor da bulursanız bunun prosedürü ve alışverişi, sebep ve sonuçlarını göğüslemek koşuluyla sizleri ilgilendirir. Şimdilik yapacağın şey fazla dertlenmemek. Biraz daha büyü bakalım. Evlilik müjdesi kapını çaldığında sen de ön hazırlıklarını yapmaya başlarsın.
Soru: Meyvelerin sulu ve yumuşak yapısını görmek dahi aklımı başımdan alıyor. Karım bu durumdan çok rahatsız. Meyve görmeden orgazm olamıyorum, var mı bir çözümü?
Yanıt: Çözümü var ciğerparem. Yarın manav kapını çalacak, elinde kasa kasa her çeşitten meyve olacak. Benden sana hediye. Hepsi farklı renkte, boyutta, kıvamında meyveler. Yiye yiye işini bitir, seferden boş dönme. Hadi yine iyisin iyi. Bak okurum, bu tutkuyla dönüşü olmayan nahoş yola girersin. Yok yere bir saplantı yüzünden erir gidersin, eşini de eritirsin. Son bir soru da benden: Evde meyve olmadığında yok hükmünde mi oluyorsun? Eşine sevgi ve selamlarımla.
Soru: 34 yaşında, 1.86 boyunda, 87 kiloyum. Cazibemle kadınları etkiliyorum. İlk günlerde ilişki normal giderken, mantık-duygu çelişkisine düşüyorum. Kafama göre kadınla tanışmadım. Ne yapayım?
Yanıt: Okurum, Tanrı sana her şeyi dört dörtlük vermiş. Sen de girmişsin menekşe tarlasına “Bu da olmadı, bu da olmadı” diye atıyorsun. Şimdi seni düşünce tarlasına sokalım. Eğitimini bilmiyorum. Biraz entel takıl. “Vay neler varmış, ben dünyaya tam takır gelmiş gidiyormuşum” diyeceksin. Onların arasından boyu boyuna, huyu huyuna birini bul, evlen.
Soru: 29 yaşındayım, 1.5 yıllık evli kadınım. İlişkiden zevk alıyorum. Bir anda gözlerim kararıyor, adeta bayılıyorum. Bu hastalık belirtisi mi?
Yanıt: Sevgili kızım, ne mutlu sana ve eşine. Neden şikayet ediyorsun ki? Birini sevdiğimizde “Bayılıyorum sana”demez miyiz? Sen ki duyguları kendi türünün en üst katmanlarında yakalamış birisin. Biraz daha bayılmalara devam et. Titreme bir tür heyecan ve tutku ifadesidir. Kızım, bırak kendi haline. Bu hastalık değil. Kocana bunları okut ki ne kadar şanslı olduğunu öğrensin, senin de kıymetini bilsin.
Soru: 40 yaşında kadınım. 12 yıllık evliyim, 8 yaşında oğlum var. 5-6 ayda bir kez birlikte oluyoruz. Bu yüzden çok sinirliyim. Tedavisi var mı? Nereye başvurayım?
Yanıt: Sevgili okurum, ‘Zordur zor’ diye yakınmalı bir tekerlememiz vardır. Hayatın kendisi zordur. Yine de bu güzel dünyada direneceğiz ve zorlukları yeneceğiz. Ama hakkını yemeyelim ki senin işin de zordur, zor. Zorluğu aşıp esenliğe geçiş kapısının anahtarı sevgili eşinin elinde. Kim bilir ya paslanmış ya da yalama olmuştur. Oysa kilit pırıl pırıl duruyor. Belki adamının bu kapıyı açmaya niyeti yok. İşte yeni bir zorluk daha başladı. Sen gittin uzmanlara, ‘Kusursuz, sağlam’ belgesini aldın. Eşin de çare aramak için seninle gelecek mi? Sanmam. Bu nedenle işin zordur zor.
Soru: Kız arkadaşım doğum kontrol hapı kullanmak istemiyor. Ben de prezervatiften sıkıldım. Acaba doğam kontrol hapını ben içsem işe yarar mı?
yanıt:İsyankarlar. Ne demek hamilelik riski? Şu anda ülkenin bir numaralı reisi “Çocuk yapın” diyor. Üçüyle bile yetinmiyor. Siz niye varsınız? Çocuk yapıp üreyeceksiniz, ülkeyi koruyacak ve seveceksiniz. Sen hapı yutmak istiyorsun. Bir bakıma zaten yutmuşsun. Sevgilin doğum kontrol hapı kullanmak istemiyorsa, vardır bir düşüncesi. Bu düşüncenin bilmecesi seni kendine bağlamak, “Bak gebe bıraktın” diye oturup dizinde ağlamak, olayı nikah dairesinde noktalamak. Sana gelince; tercih senin. Ya prezervatif ya çocuk?
Soru: Mahallede bir abladan cinsel organın limon suyu ile yıkanmasının çok faydalı olduğunu duydum. Daha gergin ve pürüzsüz oluyormuş, doğru mu?
Yanıt:Sevgili yavrum yakar be. Vallahi cayır cayır yakar da evin içinde Anadolu’nun deyimiyle ‘…..sı yanık kediler gibi koşarsın.’ Bu çığlığına annen koşar gelir. O da başka bir şey var sanır. Büyük bir telaşla “Yandık! Nedir bu başımıza gelenler? Ocağımız söndü” diye bağırırsa işte felaket o zaman başlar. Çünkü annen, senin kızlık zarına zarar verdiğini sanır. Her neyse, diyelim ki sen bir parça canının yanmasına dayandın. Varsayalım ki orası pürüzsüz ve gergin oldu. Peki neye yarayacak? Sana göre, evlendiğinde orası pürüzsüz ve düz olacak. İyi de yavrum o zaten çok bakılan ve görülen yer değil ki. Hadi beni söyletme. Limon suyu, portakal suyu, salatalık suyu hepsi yararlı. Ama içmek şartıyla.